Kelimelerin Dişleri: Edebiyatta “Kole Diş” Üzerine Bir Anlatı Yolculuğu Bir edebiyatçı için her kelime bir hikâyedir. Kelimeler, tıpkı bir insanın yüzündeki çizgiler gibi, geçmişi ve duyguyu taşır. Bazıları keskin, bazıları yumuşak, bazılarıysa sessiz bir yankı gibidir. “Kole diş” ifadesi de bu türden kelimelerdendir — diş hekimliğinin soğuk terminolojisinden çıkıp, edebiyatın sembolik evreninde çok daha derin anlamlar taşır. Bu yazıda, “kole diş”in hem gerçek anlamını hem de edebiyatın metaforik dilinde nasıl yankılandığını inceleyeceğiz. Çünkü edebiyat, bazen en basit kelimenin bile ruhunu açığa çıkarır. Kole Diş Nedir? Gerçekten mi Yoksa Bir Anlatı mı? Tıbbî bir terimden sembolik bir imgeye Kole diş, dişin…
Yorum BırakÖzgün Hikaye Günlüğü Yazılar
Keratit Ne Demek? Görmenin Ötesinde Toplumsal Bir Yara Olarak Gözün Hikâyesi Bir araştırmacı olarak insan bedeninin, yalnızca biyolojik bir varlık değil, toplumsal bir anlatı alanı olduğunu düşünürüm. Her hastalık, her ağrı, aslında bir toplumun kendi hikâyesini bedende yazıya dökmesidir. “Keratit” — yani korneanın iltihaplanması — tıbbi bir tanı olarak kulağa teknik gelebilir. Ancak bu yazıda, keratiti sadece bir göz hastalığı olarak değil, bireylerin toplumsal baskılar, cinsiyet rolleri ve kültürel pratiklerle nasıl “görme biçimleri” geliştirdiğini yansıtan sembolik bir olgu olarak ele alacağım. Çünkü bazen sadece göz değil, toplum da iltihaplanır. Tıpta Keratit: Gözün Savunma Hattındaki Bozulma Tıpta keratit, gözün saydam tabakası…
Yorum BırakKambura Olayı Nedir? Bir Hikâye Anlatımıyla Bazen hayatın yükleri öyle birikir ki, insanın sırtı git gide kamburlaşır. Bunu kimse görmese de, içten içe hissedersiniz. Birçoğumuzun zaman zaman sırtındaki yüklerden ötürü kamburlaşan ruh halini hissetmesi gibi, fiziksel kamburluk da bu duygusal birikimin bir dışa vurumudur. Bu yazı, bir zamanlar hayatın o ağırlıklarını taşımaktan yorulmuş bir insanın hikayesini paylaşmak istiyor. Hikâyemizde, iki farklı bakış açısına sahip karakter üzerinden “Kambura olayı”nın anlamını keşfedeceğiz: Bir tarafta, çözüm odaklı, stratejik ve her zaman bir yol bulan Emre; diğer tarafta ise, empatiyle yaklaşan, duygusal ve ilişki odaklı Zeynep. Emre ve Zeynep: Farklı Yollar, Aynı Yük Emre,…
Yorum BırakGülünce Ne Olur? Tarihsel Kökenlerden Nörobilime Uzanan Kapsamlı Bir Bakış Gülünce ne olur? sorusu, basit bir refleksin ötesinde; biyoloji, psikoloji, sosyoloji ve kültür tarihini kesen çok katmanlı bir meseleye dokunur. Gülme, insanın hem bedensel hem sosyal ekosisteminde bir “bağ kurma” teknolojisi gibi çalışır: sinir sistemini uyarır, ağrıyı eşiğini etkiler, grupları yakınlaştırır ve anlam üretimini tetikler. Aşağıda, gülmenin tarihsel izlerini, güncel akademik tartışmalarını ve pratik etkilerini, akıcı ve anlaşılır bir çerçevede özetliyorum. Tarihsel Arka Plan: Mizahtan Duygulanıma Modern bilimin öncesinde gülme, çoğu kez “bedenin taşkınlığı” olarak görülürdü. Aristoteles, komediyi insana özgü kusurların tanınmasıyla ilişkilendirirken; Platon gülmeyi bazen toplumsal düzen için şüpheli…
Yorum BırakGöz Görme Oranı Kaç Olmalı? Öğrenmenin Görsel Derinliğine Pedagojik Bir Bakış Bir eğitimci olarak her zaman şunu düşünürüm: Öğrenmek yalnızca bilmek değildir; görmek, fark etmek ve anlamlandırmaktır. Göz, öğrenmenin ilk penceresidir. Çocuk bir harfi tanıdığında, öğrenci bir tabloyu analiz ettiğinde ya da yetişkin bir yüz ifadesinden anlam çıkardığında; aslında bilgi, görsel algı yoluyla şekillenir. Peki, göz görme oranı kaç olmalı? Bu soru ilk bakışta tıbbi bir merak gibi görünse de, aslında eğitimin özüne dokunan bir sorudur: Ne kadar görüyoruz, ne kadar anlıyoruz? 1. Görmenin Öğrenmedeki Rolü: Bilgiye Açılan İlk Kapı Görsel algı, öğrenmenin en güçlü bileşenlerinden biridir. Eğitim bilimlerinde yapılan…
4 YorumGörsel Öğrenme Stili Nasıl Çalışır? Zihnin Görsel Haritalarını Anlamak İnsan zihni, binlerce yıldır görsellerle düşünmeye programlıdır. Mağara duvarlarındaki resimlerden modern infografiklere kadar, bilgi her dönemde görsel bir forma bürünmüştür. Bu tarihsel süreç, öğrenme biçimlerimizin kökenini de aydınlatır. Görsel öğrenme stili, bilgiyi kelimelerden çok görüntüler, renkler, şekiller ve mekânsal ilişkiler üzerinden işleyen bir öğrenme yaklaşımıdır. Bilişsel psikolojiye göre görsel hafıza, insan beyninde en güçlü bellek türlerinden biridir. Çünkü görseller, sözel bilgilere göre daha geniş bir sinirsel ağda işlenir. Bu durum, öğrenme sürecini hem daha kalıcı hem de daha anlamlı hale getirir. Tarihsel Arka Plan: Görselliğin Öğrenmedeki Yeri Görsel öğrenmenin kökenleri, 20.…
4 YorumGörme Olayı Nasıl Gerçekleşir? Işığın, Bilginin ve İnsanlığın Tarihsel Yolculuğu Bir tarihçi olarak geçmişi anlamaya çalışırken, bazen en sıradan görünen olguların bile derin bir tarihsel serüveni olduğunu fark ederim. “Görme olayı nasıl gerçekleşir?” sorusu, ilk bakışta bir biyoloji konusu gibi görünse de aslında insanlığın bilgiyle, ışıkla ve algıyla kurduğu ilişkinin özüdür. İnsan, görmeyi öğrendikçe dünyayı anlamış; dünyayı anladıkça da kendini yeniden tanımlamıştır. Bu yazı, görme olayının yalnızca fizyolojik değil, tarihsel bir süreç olduğunu anlatan bir yolculuğa davet ediyor. Işığın Keşfi: Görmenin İlk Adımı İnsanoğlu tarih boyunca ışığın doğasını anlamaya çalıştı. Antik Mısır’dan Yunan filozoflarına kadar birçok uygarlık, görme olayını farklı…
8 Yorumİzhâr-ı Kameriye Harfleri Nelerdir? Bilimsel Merakla Dilin Işığını Keşfetmek Bir dilin güzelliği sadece kelimelerinde değil, o kelimelerin nasıl söylendiğinde gizlidir. Arapça öğrenen herkesin karşılaştığı ama çoğu zaman “nasıl oluyor da bu kadar sistematik?” diye sorduğu bir konu vardır: İzhâr-ı Kameriye harfleri. Evet, kulağa karmaşık geliyor ama aslında bu kural, insan sesinin bilimsel bir ahengidir. Bugün bu konuyu, hem dilbilimin hem de fonetik biliminin ışığında, sade ama derin bir merakla inceleyeceğiz. İzhâr-ı Kameriye Nedir? Bilimsel Açıdan Bir Ses Olayı İzhâr kelimesi Arapça’da “açıkça belirtmek, ortaya çıkarmak” anlamına gelir. Kameriye ise “ay” demektir. Dolayısıyla İzhâr-ı Kameriye, “ay harfleriyle yapılan açık telaffuz” anlamına…
Yorum BırakBlok3 Kaç Yaşında? Genç Rapçi Hakan Aydın’ın Yolu ve Kimliği Günümüzün dijital çağı, genç sanatçıların hızla öne çıkmasına imkân tanıyor. Blok3 adıyla tanınan rapçi de bu genç neslin sembol isimlerinden biri haline geldi. Peki Blok3 kaç yaşında? Onun yaşam öyküsü, müzikal serüveni ve kimliği nasıldır? Bu yazıda soruların yanıtlarını, tarihsel bağlamı ve çağdaş tartışmalarıyla birlikte ele alacağız. Gerçek Kimlik ve Doğum Tarihi Blok3’ün sahne adıyla tanınan ismi Hakan Aydın’dır. [1] Doğum tarihi ise 15 Ağustos 2002 olarak geçmektedir. [1] Bu durumda, 2025 yılı itibarıyla 23 yaşındadır. [2] Doğum yeri Kocaeli’nin Gebze ilçesidir; sahne adı “Blok3” de — bazı kaynaklara göre…
Yorum BırakKunduracı Göğsü Kimlerde Görülür? Tarihten Günümüze Bedenin Biçimi Üzerine Bir İnceleme İçe Çöken Göğüs Kafesinin Hikâyesi Kunduracı göğsü, tıp literatüründe “pectus excavatum” olarak bilinir. Göğüs kafesinin ortasında içe doğru bir çökme şeklinde ortaya çıkan bu durum, tarih boyunca hem fiziksel hem estetik açıdan tartışılan bir beden farklılığı olmuştur. İnsan bedeninin her dönemde farklı anlamlarla yüklendiği düşünülürse, kunduracı göğsü yalnızca bir sağlık meselesi değil, aynı zamanda tarihsel bir insan hikâyesidir. Antik dönemlerden itibaren, özellikle Yunan ve Roma heykellerinde ideal bedenin biçimi kusursuz simetriyle tanımlanmıştır. Bu anlayış, yüzyıllar boyunca “düz ve dik göğüs hattı”nı bir güç göstergesi olarak yüceltmiştir. Oysa insan anatomisinin…
Yorum Bırak